KADIN ETİNE KARŞILIK..




Körlük yayıldıkça  ve karantina kalabalıklaştıkça insanın içgüdüleri devreye girer. Açlığı bahane eder körler,yokluğu bahane eder... Dolasıyla  hastalıklı bir yapı ortaya çıkar, bir anlamda mafya tipi örgütlenme...
Güya körlüğün eşitlediği insanlar,,!
Kadın için namus erkeğin namusu anlayışı kadardır Körlük'te! Çünkü erkek egemenliğinde bu hastalıklı ortamda , tek Ahlak ölçüsü  açlıkla sınanmadır ya da açlıkta ölmek!

Ahlaka karşılık açlık!..
Kadın etine karşılık açlık!..

Yarış vahşete dönüşür karantina odalarında. Buradan sonra körlük mutlak bir karanlığa gömülür, artık körlük bile yoktur,çünkü tecavüzcü de  tecavüze uğrayan da, buna göz yumanda  ilkel bir  güdünün  şaşkınlığı aşan cesaret cehaletinde  arzularına  ister istemez teslim olmuştur. Rutinleşir herşey....
evet... sadece gördüklerimizin değil görmediklerinizin , hissettiklerinizin  de... Şimdi düşünün , hangi anınızın  izini sürmek isterdiniz?
Belki bu soruya vereceğiniz cevabı bulmanıza  yardımcıSI olması için KÖRLÜK filminin  sonundaki şu sözleri eklemeliyim buraya" Kim Bu körlük örtüsüne  tutunacak kadar korkak olabilir ki? Kim içtenliğin  yok olabileceğinden koRkacak kadar aptal olabilir ki?"
aSIl  kÖrLük bUrDa bAşLaR...Demiş.. ...Ali ULURASBA



Previous
Next Post »
0 Yorum

Umarım gününüz güzel geçer:)