EZAN





Bugün tesadüfen bir blog okudum. Daha doğrusu okumaya başladım fakat bitiremedim.Rahatsız oldum.Düşüncelerimi yazmak zorundaymışım gibi hissettim kendimi. Beni çok sinirlendiren konulardan biri işlenmişti çünkü yazıda.
Ezan konusu…
Biz nasıl bir milletiz? Bu kadar çelişki bir arada nasıl olabilir?
Biri birimizi anlamak ! Bu nasıl olacak ben bilmiyorum.Orta yolu nasıl bulacağız?
Zülfü Livaneli’nin Türkiye hakkındaki düşünceleri geliyor aklıma:
“garip, şaşırtıcı, çılgın, hüzünlü ve çelişkilerle dolu bir ülke”
Hak vermemem mümkün değil.
Devleti din kurallarına göre yönetmeye çalışanlara şiddetle kızdığım gibi, aynı oranda milli benlik değerlerimizi ”aşağılık” belirtisi gibi görenlere de kızıyorum.
Sabah uykularından, ezan sesinden, panikle uyanan ve akılları çıkanlara…
Söz konusu blogtan: “ Ben müslümanım, annem namaz da kılar”
BU NE YA !
Bu nasıl bir Müslümanlık! Annesi namaz kılıyormuş! Kendisi kılarsa aşağılık belirtisi olacak ya!
Bunları anlatıyor olmak insanları daha uygar, daha üstün, daha ileri gitmiş mi yapıyor acaba?!
Anne paravan- Müslümanlık ölçüsüne bir bakar mısınız! Hayretler içindeyim.
İnançlar konusunda konuşmayı sevmem, çünkü inançlar insanlara göre değişiyor, onların özelleridir.
Herkes inançlarını kendi içinde yaşamalı, saçma sapan beyanlarda bulunmak, bir de üstelik mizah bölümünde yazarak, alay ederek, yine Zülfü Livaneli’nin sözlerini: “parası bol ama yaşam kültürü bakımından lumpen acayip bir kesimini” getiriyor aklıma ve acı bir tebessümü…
Ezanın değişik oktavlardan okunmasına takılanlar! Öncelikle oktav ne olduğunu öğrensinler öneriyorum.
Müzik ile büyüyen birisiyim, hayatımda hep müzik vardı. Çok küçük yaşta ciddi bir müzik eğitimi aldım, şimdi de çocuklarım özel müzik eğitimi alıyorlar. Kulaklarım çok hassas olduğunu söyleyebilirim.
Hiçbir zaman ezandan rahatsız olmadım.Tamam çok iyi okuyanlar olmayabilir, fakat bu hiçbir zaman benim için önem arz etmedi.
Tabiî ki insanlar tartışabilirler, ezan okunma konusunda düşüncelerini ortaya koyabilirler, mesela yüksek sesle ve hoparlörsüz okunma gibi önerilerde bulunabilirler.
FAKAT, söz ettiğim blog haklı gibi görünen gerekçe arkasında, alay tınları içeriyor. Beni rahatsız eden de bu oldu zaten.
İnsan kendi öz benliği, gelenekleri ve kültürü ile nasıl alay edebilir ki…O kadar trajik bir durum ki….
Ben susmak istemedim. Bu duruma yıllarca bir mantıklı açıklama bulamıyorum.
Ezan bu ülkenin, benim ülkemin ayrılmaz parçasıdır, ben öyle tanıdım ve sevdim ülkemi, çok ta yakıştığını düşünüyorum ve bu Ezan sesleri hep var olsun isterim!
Ülkemi karanlığa itmeye çalışanlar bir tarafta!
Milli benlik değerlerimizi ”aşağılık” belirtisi gibi görenler bir tarafta!
Bu iki uç biri birini nasıl anlayabilir! Denge nasıl kurulabilir!
Bu gerginlikler, bizleri biri birimize düşman bir halk haline getirmek kimin işine yarayacak? Tabiî ki emperyalist batı ülkelerinin. Asıl amaçları bu…
Özümüze, kültürümüze, geleneklerimize ve dilimize saygı duymaya en içten dileklerimle bir çağrım bu.(Alıntıdır GÜL AYAN)
Previous
Next Post »
0 Yorum

Umarım gününüz güzel geçer:)